3 Temmuz 2015 Cuma

NEDEN ANKARA HUKUK?

Üniversite giriş sınavı sonuçları açıklandı ve adayların tercih maratonu başladı. Aslında en az sınava hazırlanmak ve yüksek bir puan almak kadar önemlidir doğru tercihi yapmak. Twitter'da açılan #aühftercih etiketini görünce ben de tecrübelerimi aktarmak istedim.



Genel olarak adayların kafasında -bir zamanlar bende de olan- birkaç soru işareti var : "okulun kampüsü kötü, ya üniversite hayatı yaşayamazsam" , "Ankara Hukukun hocaları özel üniversitelere gitmiş hiç hoca kalmamış" , "okul çok kalabalık her sene 1000 kişi giriyormuş" , "sınavları çok zormuş" , "okulda özgürlük yokmuş, belirli görüşlerin baskısı varmış"... Elimden geldiğince aklınızdaki soru işaretlerini gidermeye çalışacağım. Öncelikle şunu söylemeliyim ki, puanım başka okullara da yetmesine rağmen bazı tereddütlerle bu okula gelmiş olsam da geçirdiğim 2 senenin ardından bugün şunu çok net bir şekilde söyleyebilirim ki, 1000 kez daha üniversite sınavına girsem 1000 kez daha bu okulu yazarım. Gerçekten geldiğim ilk günden bu yana bir an olsun pişmanlık duymadım ve hep iyi ki bu okula gelmişim dedim. 


Okulun kalabalık olması konusu. Okula her yıl dgs ile geçenler ve afla gelenlerle birlikte -bu yıl kontenjan 150 kişi kadar düşürüldü- aşağı yukarı 1000 kişi giriyor ve 30-40 kişi alan fakültelerin yanında bu kadar çok öğrenci almasına rağmen sıralamasını hala belirli bir seviyede tutmayı başarıyor.Okula çok kişi girmesi başta dezavantaj gibi görünebilir ama Türkiye'nin 81 ilinden gelen ve geldiği yerin en iyilerinden olan,boş olmadığını bildiğin, farklı yaşayışları, inançları ve siyasi bakış açıları olan yüzlerce kişiyi tanırsın ve bugüne kadar yalnızca kulaktan dolma bilgilere sahip olduğun her türlü görüşü, inancı, mezhebi bizzat sahibinden görür ve öğrenirsin. Bu da sana hayatın boyunca lazım olacak ve seni diğer insanlardan 1 adım öne geçirecek bambaşka bakış açıları ve çok geniş bir ufuk sağlar. Hukuk okumaya karar vermiş kişi önce kendine şunu sormalıdır : Benim gideceğim okuldan beklentim nedir? Benim önceliğim ortam mıdır yoksa eğitim midir? Eğer ki ben ortam meraklısıyım, okuduğum kampüs güzel olmalı derslerim çok sıkmamalı ve eğlenmeme bakmalıyım diyorsanız asla ama asla AÜHF yazmayın. Yok eğer böyle düşünmüyor da benim ideallerim var , vatana millete hayırlı bir hukukçu olmak istiyorum, ortam benim için 2.plandadır, ben geçici heveslerin değil kalıcı bilginin meraklısıyım, önemli olan 4 yıl okuyacağım bina ya da kampüsümün dış görünüşü değil okulumun ömür boyu bana katacakları diyorsanız tercih listenizin en tepesine bu okulu gönül rahatlığıyla yazınız. Çünkü bir defa kampüsün küçük olması ortamı daha sıcak yapar, gerçek dostlar edinirsiniz. Bu okulda tüm bir tarihe ve ülkenin atlattığı süreçlere şahitlik edersiniz. Amfide ders dinlerken yanınızdaki sırada bir  zamanlar Adnan Menderes'in oturup da ders dinlediğini bilirsiniz. Sınıftan çıkıp da avluda dolaşırken Uğur Mumcunun bastığı yerlerden geçtiğinizin bilincinde olur ve bir parçası olduğunuz bu milletin hafızasını tazelersiniz. Okulunuzun devlete cumhurbaşkanları, başbakanlar, milletvekilleri yetiştirdiğini bilirsiniz. Evet başka bir okulda daha geniş bir kampüste alabildiğince uzanan çimlerde vakit geçirebilirsiniz ama Ankara Hukukun tarihi 6 sütunlu binasının verdiği hissiyatı başka hiçbir okulda tadamaz; okulunuzu yalnızca derslere girip çıktığınız taş bir binadan ibaret görürsünüz.




Liseden yüksek notlara alışmış bir şekilde geldiğiniz bu okulda, adeta en düşük notu vermek için yarışan hocaların birbirinden zor sınavlarıyla uğraş verirsiniz. Başka okullarda sizin yarınız kadar çalışıp da aynı dersten 90-100 not alanları duyup da 500 kişilik sınıfınızda birçok zaman 85 in üzerinde not alan kimsenin olmamasına yakınırsınız. Bloğumdaki yazıların tarihlerine bakacak olursanız yazmaya başladıktan kısa bir süre sonra ara verip neredeyse 3-4 ay bir şey yazamadığımı göreceksiniz. İşte bu bile sınav dönemlerinin ne kadar zor ve uzun olduğunu anlamanıza yetecektir. Ancak buna rağmen, okulun zor olduğu için sizi her ayrıntıyı öğrenmeye mecbur bıraktığını ve diğer okullardakilere göre daha çok şey öğrendiğinizi fark edersiniz. 


Bir diğer mesele ise hocaların eskisi gibi iyi olmadığı söylentisidir. Hatta kimisi işi daha da ileri götürerek "Ankara Hukukta hoca kalmadı hepsi özel üniversitelere gitti" derler. Bir defa özel  üniversiteler Ankara Hukukun hocalarını kapışmaya çalışıyorsa bu, bu okulun hocalarının ne kadar iyi olduğunu gösterir. Evet hocalarımız özel üniversitelere gidip ders veriyorlar. Bunu bize de söylüyorlar. Ancak hepsi hala bizim okulumuzda. Görüşme saatlerinde odalarına gittiğinizde oradadırlar. Sabah bize ders anlatıp öğlen uçağa atlayıp, kendilerine iyi paralar veren Kıbrıs'ta ya da başka bir yerdeki özel üniversitelerde ders verip gelebiliyorlar. Ki bunun bizim eğitimimiz açısından hiçbir sakıncası yoktur. Zaman zaman hocalarımız okula veda ediyor evet. Kimisi milletvekili seçildiği için gidiyor kimisi ise artık 70 yaşına geldiği için bırakıyor. Ancak yerlerine en az gidenler kadar nitelikli ve bu okulun yetiştirdiği hocalar geçiyor.


Son olarak, okulda belirli görüşlerin baskın olduğu meselesi. Okula daha ilk girişinizde duvarlardaki afişlerden belirli bir görüşün daha baskın olduğunu görürsünüz. Ülkede bir savcı öldürülse, duvarlara öldüren teröristlerin fotoğrafları asılır ama siz okulunuzu, geleceğinizi düşünüp sesinizi çıkarmazsınız. Yukarıda anlatılan tüm güzel yönlerine rağmen okulda birçok insanın ölümleri bile kendi görüşüne göre sınıflandırıp kimisine tepki göstermesine rağmen kimisine sanki hiç olmamış gibi davranması samimiyetsizliği karşısında içinizde fırtınalar kopsa da sesinizi çıkarmazsınız. Ancak bunlar bile size bir şeyler öğretir ve sizi ülkenin yönetimine aday olacağınız, bürokrasinin her basamağında roller alacağınız günlere hazırlar. Her türlü görüşten arkadaşınızla rahatça kantinde tartışır ve yanlışlarınızı keşfedersiniz. Sanılanın aksine dini açıdan hiçbir baskı yaşamazsınız. Kapalılar ve açıklar yan yana derse girer ve kimse, ne öğrencilerden ne de hocalardan en ufak bir tepki görür. Kandil günlerinde kütüphanelerde ve sınıflarda yüzlerce kandil simidi dağıtılır. Ya da bir kandil günü sabah derse geldiğinizde her sırada, üzerinde bir ayet ya da hadis yazan lokumlar bulursunuz. Kimse en ufak bir rahatsızlık duymaz. Başka hiçbir okulda görmediğim ve duymadığım bir şekilde, tuvaletlerinde abdest alanlar için, yalnızca onların sularının sıcak akmasını sağlayan şofbenler vardır. Ramazan ayları da bir başka güzel geçer bu okulda. Binlerce kişi, hocalarının verdiği iftar ve sahurlarda bir araya gelir. Ve daha nice güzel anlar yaşanır.


Bildiğim kadarıyla genel olarak insanların tereddütte olduğu konulara değinmeye çalıştım. Bunların yanında okulda onlarca ayrıntı vardır. Yaşar Abisi, Simitçi Murat Amcası, yavaş işleyen ve bürokrasiyi size öğreten öğrenci işleri, mahzenleri, diğer okullara göre 2 ay önce başlayan ve bitmek bilmeyen sınav dönemlerinde yer bulmak için sabah 6 da gelmek zorunda olduğunuz kütüphaneleri, başka hiçbir okulda olmayan betacopy si, vizelerden sonra halay etkinliği, inek bayramlarında Mülkiye ile atışmaları ve okula ruhunu veren daha nice güzellikleri vardır. Bu yüzden aynı süreçten geçtiğim tercih dönemindeki kardeşlerime diyorum ki, gönül rahatlığıyla Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini yazabilirsiniz.



2 yorum:

  1. Merhaba ben de AUHF istiyorum. Benim Takildigim küçük bir yer var aslında. Acaba buRS imkanları açısından Üniversiteniz nasıl? Bu arada yazdığınız yazıları okudum.Gerçekten çok güzel düşünüyorsunuz. Artik cok tanimadigi halde sizi örnek alan bir kardeşiniz olduğunu bilmenizi isterim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. merhaba 3yıl geçmiş hangi üniversitesin acaba

      Sil